Perşembe, Mayıs 5

insan olmak


Nefesim sıklaşıyor, nabzım hızlanıyor, düşünceler ışık hızında beynimde bir o yana bir bu yana çarpıyor. Korku zift gibi yapışıyor iliklerime. Isıtıyor sıcaklığıyla. Tek başıma hissetmiyorum soğuğu böylece. Alışıyorum sonra. Yakacaksam canımı ben yakıyorum, başkası dokunamıyor. Kaplıyorum göğsümü delinmez bir zırhla. Sonra da kollarımı birbirine bağlıyorum, gardımı alıyorum işte. Tekim, derdim benimle, kimseyle değil. Olmasın da diyorum. Niye kendini tekrardan can sıkıntıları, kalp kırıklıkları, bunalımlar içine atacaksın ki diyorum kendime. İyidir böyle, kimseyi içeri almayı aklından bile geçirme! En fazla bir süre sonra nasır tutar kalbin. Alışırsın acının varlığına, hayatın, insanların yoruculuğuna, zalimliğine. Sonra yalan da söylersin rahat rahat en büyüklerinden, kolayca. Öyle ben de yalan söylüyorum dediğin dandik, küçük pembe bile olmayanları demiyorum. En harbisinden, en yalanından olanlardan… Böyle böyle mutasyona uğrarsın işte. Kötü değil, yaşamak için. Zalim, zorba, yalan, dolan, haksız, ahlaksız dünyada… Zor değil, sık dişini. Bir gün sende yaşamaya başlayacaksın diğerleri gibi, insan olacaksın.

Pazar, Nisan 24

Bir adım attım, mükkemmelikten uzağa, hata yapmaya doğru

Çok uzun zamandır yazmamışım... İşte böyle bir problemim var. Devamını getirme konusunda. Aslında bir şeye başlamak da benim için zordur ama en azından başlamışım görünen o ki... Şimdilik son iki yazımın konusunu askıya almam lazım. Çünkü o konuya verebilecek zamanım yok maalesef... Şu anda yeni oluşumlar içerisindeyim. İş değiştirdim ve kendimi yeni bir işin ortasında buldum. Açıkçası seçimim olmadı pek buradaki oluşum, tabii ki bu oluşuma dahil olmayı ben seçtim. Hatta geldim işimin patronu oldum ama birşeyler oturmuyormuş gibi hissediyorum. Yani ya yeterli değil buradaki şeyler genişletmek lazım ya da ben buraya oturmadım bir yapboz parçası gibi, başka bir yapboz tabanı almam lazım. Karar aşamaları çok zor. Hem de benim için ultra zor ne yalan söyleyeyim.
Böyle bir durumda kendimi kapana kısılmış gibi hissediyorum. Her şey sanki üstüme üstüme geliyormuş gibi. Yapmak istediğim çok şey var ama ben kıpırdayamıyorum bile... İmdat!! diye bağırasım geliyor. Hayatımın büyük bir kısmı yanlış yaşamışım hissi kapladı beni ve ben bir an önce bundan kurutulup kendimi toparlamak istiyorum. Sanki yanlış aşklar, yanlış kendinden vermeler, yanlış başlangıçlar, yanlış arkadaşlar, yanlış inanışlar... Kendimi yeniden inşa etmem lazım belki de. Kendimi ya çok kapadım çevreme ya da birilerine çok açtım ve çok değer verdim. Ama ben duygularımı birilerine açmak için varım. Sahte gülüşler yaratamam ki ben. O zaman oynamış olurum. Kendimi kıstırıyorum bir takım düşüncelerimle.
Sanki bir doz alkol aldıktan sonra bir rahatlık gelir ya, işte ben o noktada ben oluyorum sanki. Evet kendimi fazla geriyorum her şey için. Harekete geçme zamanı ve hata yapma zamanı belki de. Neden hatalardan bu kadar korkmuşum ki. Henüz her şeyini kaybeden insan rolüne bürünemem ki bir kaç hatayla. O noktaya gelmem yani... O kadar büyük de oynamıyorum ne de olsa ve okadar da tek başına, yalnız değilim batıcam en dibine kadar.
Kendimi dinlemeliyim, işaretleri görmeliyim.
Acaba benim gibi hisseden başka birileri daha var mıdır... Mutsuz olmak için hiç sebebim yokken o sebepleri bir bir yaratıp, kafamda bunları kurup mutsuz oluyorum. Gereksiz ötesi cidden!!! Bir an önce toparlanmam lazım. Kendimi açmam lazım. Ne gerek kapatıyorum bu denli. Ne gerek sadece 1-2 kişiye açıyorum kendimi ve ne gerek mükemmel olmaya çabalıyorum.
Ben hatalarımla çok güzelim aslında. Ben kim isem özümde, öyle güzelim. Bu kadar dürüst defolu noktalarımla bu yazıyı yazıyorum ve buraya koyuyorum. Artık ortada, kafamın içinde değil sadece ve ya 2 kişi bilmiyor sadece. Bir adım attım, mükkemmelikten uzağa. Hata yapmaya doğru ve bunlarla mutlu olmasını bileceğim.